HATTAT SAMI EFENDI

Hattat Sami Efendi;  Sultan Abdülmecit döneminde yaşamış önemli bir hattattır.  13 Mart 1838 tarihinde İstanbul’da İsmail Hakkı ismiyle dünyaya geldi. Babası yorgancılar kethüdası Hacı Mahmut Efendi’dir. Hattat Mustafa Rakım Efendi ekolünden olup farklı bir şive sahibidir. İlk yazılarında "Yorgancızade" imzasını kullanmıştır. Sıbyan mektebinde okurken Boşnak Osman Efendi'den aklam-i sitteyi, Mümtaz Efendi’den Babıali rikası meşketti. Bilhassa celi sülüs ve celi talikte rakipsiz bir sanatkardır. Sami Efendi, divani yazılarını ve tuğra çekmeyi küçüklüğünde memur olarak girdiği Divan-ı Hümayun'da Nasih Efendi'den öğrendi. Mustafa Rakım'ın öğrencilerinden Recai Efendi'den celi sülüs; Kıbrısizade İsmail Hakkı Efendi'den nestalik ; Ali Haydar Bey'den celi nestalik dersleri alarak kendini yetiştirdi. 1909 da Divan-ı Hümayun'dan emekliye ayrıldı. Ayrıca Divan-I Hümayun ve Enderun mektebinde dersler verdi. Hattat Sami Efendi, 19. yüzyılın ikinci yarısında aklam-ı sittede klasik yolu izleyen en kuvvetli hattatlardan biridir.

Hat hocalığı yaparken birçok kimse kendisinden istifade etmiştir. Ömer Vasfi ( 1880-1928 ), İsmail Hakkı Altunbezer ( 1869-1946 ), Necmeddin Okyay ( 1883-1976 ), Kamil Akdik ( 1862-1941 ), Hasan Rıza (ö.1920), Elmalılı Hamdi Yazır (ö.1942), Neyzen Emin Yazıcı (ö. 1945) bunların en meşhurlarındandır. Sami Efendi 1893 yılından itibaren celi sülüs yazıda bir atılım yaparak celi sülüs yazıdaki eksikleri tamamlama yoluna gitmiştir. Celi sülüs yazının en önemli kısımları Sami Efendi ile kemale ermiştir. Celi sülüsteki işaretler yanında rakamlarda Sami Efendi ile kemale ermiştir. Tezyinatın düz kısımları daha kıvrak ve canlılık kazanmıştır. Harekelerde ötrenin baş kısmının başlangıç noktası Sami Efendi’de bir es çizerek başlamıştır. Rakım Efendide ise düz başlar. Dolayısıyla Sami Efendinin bu hareketi ötreye bir canlılık kazandırmıştır. Sami Efendi yazıda tezyinat unsurlarını bol miktarda kullanmıştır. Bu durum onu Celi divani ile fazlaca meşgul olmasına bağlanmıştır. Rakım Efendi’nin istiflerinde harfler kendi yapıları ile ön plandadırlar. Bazı yazılarında ise tezyinat hiç yok denecek kadar azdır. Bunun sebebi, daha önceki devirlerde harekenin dahi çok kısıtlı kullanılmış olmasındandır. Hareke ve tezyinat işaretleri celi sülüse Mustafa Rakım Efendi ile beraber görülmeye başlanmıştır. 31 Mayıs 1914'te açılan Medresetü'l-Hattatin adlı hattat okulunda Sami Efendi'nin rolü görülür. Nitekim öğrencilerinden Hasan Rıza, Hulusi Yazgan, Kamil Akdik, İsmail Hakkı Altunbezer ve Necmettin Okyay bu okulda dersler vermişlerdir. Sami Efendi'nin eserleri genellikle özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.

Ömrünün son kısmını felçli olarak geçiren Sami Efendi 1912 yılında vefat etmiştir. Sami Efendi'nin kabri İstanbul Fatih Camii haziresindedir. Mezar taşını Kamil Akdik celi sülüs ile yazmış, taşın süslemesini de İsmail Hakkı Altunbezer yapmıştır. Sonradan Necmeddin Okyay, üstadın vefatına şu tarihi düşmüştür:

 

Ser-füru eyler cihan tarih-i Necmeddin için

Göçtü Sami kaldı rakım mesleği üstadsız.

Çok titiz bir sanatkar olan Sami Efendi yazının tashihi ile fazlaca uğraşırdı. Bazen bir eserin elinden çıkması altı ayı bulurdu. Rakım’ın tamamlayıcısı olarak kabul edilen Sami Efendi, celi silüs ve tuğrada Rakım mektebine ait olmakla beraber daima bir farklılık göstermiştir.

Hattat Sami Efendinin celi sülüs ve nestalik levhaları daha çok Cihangir, Aksaray Valide, Rami, Edirnekapı'da Mihrimah ve Üsküdar'da Altunizade Camilerinde bulunmaktadır. Taşa geçirilmiş yazı ve kitabeleri de şunlardır: Kapalıçarşı'nın iki kapısı üzerindeki tamir kitabesi, hadis ve tuğra; Babıali'de vilayet yanında Nallı Mescit'teki hadis; Şehzade, Kantarcılar ve Ali Paşa Camileri'nin kapılarındaki ayetler; Tophane'den 1956'da Maçka parkına nakledilen Hamidiye çeşmesi ve Etfal Hastanesi ile Eminönü Yeni Cami'nin arkasında İş Bankası bitişiğindeki çeşme ve Erenköy'de Zihni ve Galip Paşa camilerinin kitabeleri; Yıldız Sarayı bahçesindeki çeşme yazısı kendisinin eseridir.