Gazanfer Ağa Külliyesi; İstanbul Suriçi Fatih Saraçhane Kırkçeşme mahallesi Atatürk Bulvarı ile Kovacılar caddesinin kesiştiği yapı adasında 1596 tarihinde inşa edilmiştir. Banisi Sultan III.Mehmet’in kapı ağalarından Macar asıllı Gazanfer ağadır. Gazanfer Ağa 1603 tarihinde idam edilmiştir. Külliye, medrese, türbe, hazire ve sebilden meydan gelmektedir. Bu bölgede bulunan Bozdoğan su kemerinin Haliç’e bakan cephesindedir. Külliye hassa baş mimarı Davut Ağa tarafından inşa edilmiştir. Ekrem Hakkı Ayverdi’nin tespitlerine göre, Ankara’da Vakıflar Genel Müdürlüğü kıyud-ı kadimesinde 571 sayılı İstanbul Sani Vakfiye Defteri’nin 11. ve 12. Sayfasında, kapı ağası ve Odabaşı Gazanfer Ağa evahir-i cemaziyelüla 1004 tarihli vakfiye sureti bulunmaktadır. Kırkçeşme denmekte maruf bir mahal-i latifte dört yol ağzında on yedi adet hücreyi ve dershaneyi müştemil. Bir medrese-i şerife bina ettiler’’ denildikten sonra medreseye bitişik olarak ‘’Dört yol ağzında makbul-i cumhur ve makbu-i ehl-i şuur bir sebil-i de külliyeye eklendiği bildirilir. Vakfiyeden ayrıca, Gazanfer Ağa’nın Gediz ‘de cami ve sıbyan mektebiyle Üsküdar’da çeşmeler vakfettiği, kendisi için külliyenin yanında bir türbe yaptırmıştır.
Ayasofya Müzesi yanında ve Alemdar yokuşu kenarındaki Soğuk kuyu Cafer Ağa Medresesi Mimar Sinan tarafından yapılırken banisinin 1557 yılında ölümü üzerine Gazanfer Ağa tarafından 1560 yılında tamamlatılmıştır. Bu tamamlatma ile Kırkçeşme mahallesindeki külliyeyi yaptıran kişinin aynı olduğu bilinmektedir. Yalnız iki yapı arasındaki otuz yıl farklı olması bu işte düşünülmesi gereken bir noktadır. Gazanfer Ağa’nın ayrıca Bağdat yolu kenarındaki bulunan Ayrılık Çeşmesi’ni ve namazgahı inşa ettirmiştir.
Gazanfer Ağa; Osmanlı devletinde ve sarayında kapı ağalarının etkinliğini gösteren önemli bir örnektir. Bir savaş esiri olarak hizmetine girdiği Sultan II.Selim'in hizmetinde giderek yükselmiştir. Sultan II. Selim padişah olunca Topkapı Sarayında kendini güvende hissedebilmek için Gazanfer Ağa ve kardeşi Cafer Ağa’yı berberinde İstanbul’a getirir. Osmanlı Sarayında kapı ağalarının hadım olması geleneği vardır. Bu ağalara Babüssaade Ağası denilir. İki kardeşe hadım olmalarını teklif edilir. Bu iki kardeşte hadım olmayı kabul ederler. Her ikisi de hadım olur. Kendisinin aile ilişkisi yoluyla daha önemli konumlara gelme şansı ortadan kalktığından olsa gerek, sonradan Venedik'ten kız kardeşini getirip Sipahi Ali Ağa ile evlendirmiştir. Ali Ağa, Gazanfer Ağa’nın desteğiyle Yeniçeri Ağalığına kadar yükseltilmiş ve kendisi için önemli bir müttefik daha oluşmuştur. Gerçekten incelenesi bir ilişkiler ağı oluşturmuştur. 1603'te öldürülünceye kadar giderek saraydaki en etkili kişilerden biri haline gelmiştir. Diğer yandan sanatçıları koruyup kollayarak ve çeşitli eserler ve bir medrese yaptırarak Osmanlı sanatına, eğitimine ve şehirciliğine de kayda değer katkıları olmuştur. Bu çeşitli tarih kitaplarında anlatılan Gazanfer Ağa hikayesidir.
Burada çözülmesi gerekli bir detay vardır. Sultan II.Selim 1566 yılında tahta çıkmıştır. Diğer bir deyimle Gazanfer Ağa ve Cafer Ağa Manisa’da Şehzade Selim’in yanındaki kişilerdir. Dolayısıyla 1566 yılında İstanbul’a gelmişlerdir. Diğer taraftan Gülhane Soğukkuyu’daki Cafer Ağa Medresesi 1557 yılında Gazanfer Ağa’nın ölümüyle yarım kalmıştır. Medrese 1560 yılında Gazanfer Ağa tarafından bitirilmiştir. Kapı ağası görevi olmayan bir kişinin medrese yaptıracak ekonomik gücü olması tutarlı değildir. Haliç kıyısından başlayıp Marmara’ya kadar uzanan büyük yangınlarda tahrip olan külliye büyük çapta tahrip olmuştur. Yangın sonrası 1792 yılında külliye hemen yenilenmiştir. 1896 tarihli İstanbul Medreseleri raporunda yirmi beş kişinin külliyede ikamet ettiği tespit edilmiştir. 1914 yılındaki tespitte ise 32 kişinin bu medreseyi kullanabileceği tespit edilmiştir. Medrese 1908 yılındaki büyük yangından sonra tekrar tamir edilmiştir.
Cumhuriyet döneminde Belediye Başkanı Lütfü Kırdar döneminde Atatürk Bulvarı açılmıştı. Bu bulvar açılırken Sekbanbaşı, Revani Çelebi, Yahya Güzel mescitleri ve Kırk çeşmeler gibi birçok tarihi yapı yıkılmıştır. Bu yıkımlar sırasında Gazanfer Ağa Külliyesi yeni açılan bulvarın tam yanında kalmıştır. Yapının bakımsız ve harap hali göz önüne çıkmıştır. Bunun üzerine 1944 yılında Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından restore edilmiştir. Daha sonra bu külliye şehir Müzesi haline getirilmiştir. Belediye Başkanı Bedrettin Dalan döneminde bu şehir müzesi Yıldız Sarayına taşındı. Kalan yapı uzun yıllar Karikatür müzesi olarak kullanılmıştır. 17 yüzyıldan itibaren bir camiye bağlı olmadan medrese merkezli ufak bir külliye inşası o dönemin geleneği olmuştur. Külliyenin giriş kapısı Kovacılar caddesindendir. Kovacılar caddesi cephesinde üç tane demirli pencere bulunur. Buradan ilk başta ufak bir avluya girilir. Bu avlunun batı tarafında Gazanfer Ağa türbesi bulunur. Bu avluda ufak birde hazire bulunur. Hazirede on adet kabir vardır. Avlunun doğu tarafında ise külliyenin sebili bulunur.
KÜLLİYE MEDRESESİ:
Ana girişin tam karşısında ise Medresenin giriş kapısı bulunur. Buradan medrese avlusuna girilir. Bu avlu kare formundadır. Tam sebilin arkasında ise abdesthaneler bulunur. Ortasında baklavalı sütün başlıkları olan sütunların çevrelediği bir revak bulunur. Bu revakların üstü kubbelerle örtülüdür. Revakların arkasında ise talebe hücreleri bulunur. Avlunun ortasında bulunan şadırvan 1944 yılında tamir edilmiştir. Avlunun güneyinde ve girişin karşısında kare planlı ve üstü kubbeli dershane ve mescit bulunur. Bunun mukarnaslı bir mihrabı bulunur. Talebe hücreleri ocaklı ve dolaplıdır. Odalar hem avludan hem de dışarıdan ışık ve hava alırlar. Geleneksel planlı Osmanlı Medreselerinde köşe hücrelere girişi şevlidir. Güney doğu yönde bir hücre klasik plan dışında yerleşmiştir. Bu hücreye giriş bir baka odadan olmaktadır. Mevcut yapıda on beş hücre bulunur. Ama külliyenin vakfiyesinde on yedi hücreden bahsedilmektedir. Dershane ve helaların bu sayıya katma imkanı yoktur.
TÜRBE: Külliyenin kuzey batı köşesinde bulunan türbe muntazam kesme taştan imal edilmiştir. Yapı on iki köşelidir. Yapı kubbelidir. Türbe iki sıra pencerelidir. Alt kattaki pencerelerin aralarında dolaplar bulunur. Pencerelerin üst hizasına kadar kalem işi süslemeler bulunur. Türbede Gazanfer Ağa dışında iki kadın mezarı daha bulunur.
SEBİL: Külliyenin kuzeydoğu köşesindedir. Sekizgen bir planı vardır. Bu sekizgen formun beş köşeli kısmı dışarıdadır. 1943 yılındaki tamir sırasında geniş bir saçak eklenmiştir. Üstü kubbe ile örtülüdür. Kubbe ve saçak kurşun ile kaplanmıştır. Üst saçak kısmının altı sütünçelerle taşınır. Bunlar arasında döküm şebekeler bulunur. Bunların üstünde çift renkli taşlarla inşa edilmiş sivri kemerler bulunur. Sütün başlıkları mukarnaslıdır. Sebil içinde bir de kuyu bulunur. Külliye Osmanlı mimarisinin en güzel eserlerinden biridir. Yalnızca yer seçimi yanlıştır. Bozdoğan kemeri yapının batı güneşini engeller. Bu da yapının devamlı rutubet sorununu gündeme getirir.