Sadrazam Halil Paşa Camii, Tekkesi ve Türbesi; İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında Üsküdar Aziz Mahmut Hüdayi Efendi Türbesi'nin sokağında 1617 tarihlerinde inşa edilmiştir. Türbenin ahşap tavanı çökmüş, dört duvarı kalmıştır. Türbenin arkasındaki Şeyh Mesut Efendi Türbesi'ne, yan taraftaki Ayşe Sultan Türbesi'ne ve hazireye açılan üç kapısı vardır. Mezarlığa açılan kapının sol tarafında, küçük türbedar odası bulunuyordu. Bunun iki penceresi ve türbeye açılan bir kapısı vardı. Türbenin zemini, klâsik kırmızı tuğla kaplıdır. İki taş basamakla Ayşe Sultan Türbesi'ne geçilir. Bugün Arkeoloji Müzesi yazmaları arasında bulunan Halil Paşa Vakfiyesi'ne göre, türbe ve tekke, 1626 Kasımından evvel yapılmıştır. Vakfiyenin tanziminden kısa bir zaman sonra, evkafının mütevellisi olan Süleyman Ağa ile ihtilafa düşülmüş ve Paşa, evkafını geri alarak vakfiyesinin iptalini istemiştir. Üsküdar mahkemesinde yapılan murafaa neticesinde Halil Paşa davayı kaybederek, vakfın eskisi gibi bırakılmasına karar verilmişti. Halil Paşa'nın bu külliyesinden başka Fatih'te, şimdi Millet Kütüphanesi olarak kullanılan, Feyzullah Efendi Medresesi karşısında ve eski adı Halil Paşa Camii Sokağı olan bugünkü Feyzullah Efendi Sokağı üzerinde, birinci defa sadaret mevkiini işgal ettiği 17 Kasım 1616 / 18 Ocak 1619) tarihleri arasında, 1617 yılında yaptırdığı cami ve bu camiin yanında bir çeşme ve camiden gelir sağlamak için mesken ve menziller inşa ettirmiştir.
Bunlardan başka, Kahramanmaraş'ın 35 km kuzeyinde bulunan Zeytun nahiyesinde, kendi doğum yeri olduğu için, biri kendi ve diğeri ağabeyi Mehmet Paşa'nın ruhu için iki büyük han ve bir köprü inşa ettirmiştir. Halil Paşa'nın itidalli ve adaletperver bir devlet adamı olduğu söylenir.