Saraçhane Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi
Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi; İstanbul Suriçi Fatih Saraçhane Macar Kardeşler Caddesi’ne cepheli olarak 1700 yılında Amcazade Hüseyin Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Külliye adet yapıdan oluşur. Külliyede hakim bina medresedir. Külliye, medrese, mescit, sebil, kütüphane,  şadırvandan meydana gelir. Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi 1966 yılı onarımından sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün “Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi” haline getirilmiştir.

KÜLLİYENİN BANİSİ

Amcazade Hüseyin Paşa Köprülü Mehmet Paşa'nın kardeşi Hasan Ağa'nın oğludur. Bu yüzden Amcazade olarak anılır. Amcası Köprülü Mehmet Paşa ve amcaoğlu Köprülü Fazıl Ahmet Paşa'nın sadrazamlık yıllarındaki gençliğinde babasının Bulgaristan'ın "Prevadi" kasabasının "Kozluca" köyündeki çiftliğinde serbest bir hayat sürdü. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa sadrazamlık döneminde Hicaz'a hacca gitti ve hacdan dönüşünde evlendi. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın maiyetinde olarak Viyana seferine katıldı. Viyana kuşatmasının başarısızlıkla sonuçlanması üzerine sadrazama olan yakınlığından ötürü tutuklandı. 1684 yılında serbest kaldıktan sonra iki tuğlu vezirlik rütbesiyle Şehrizor Eyaleti beylerbeyi göreviyle İstanbul'dan uzaklaştırıldı. Bundan sonra Kastamonu sancağına sonra da metruk bir halde bulunan Gelibolu yakınlarındaki Çardak muhafızlığına getirildi. 1689'da Seddülbahir muhafızı oldu. 1691'de kısa bir süre İstanbul kaymakamlığı yaptı ancak Seddülbahir muhafızlığına geri gönderildi. Çok geçmeden kaptan-ı deryalığa atandı ve 1694-1695'de bu görevde iken Mezzomorto Hüseyin Paşa ile birlikte 9 Şubat 1695 tarihinde Venediklilerle yaptığı Koyun Adaları Deniz Savaşı'nda büyük bir zafer kazandı. Sakız adasının geri alınmasını sağladı. Kaptan-ı deryalık Mezzomorto Hüseyin Paşa'ya verilip kendisine Sakız Muhafızlığı verildi. 1695'de Adana eyaleti valiliği verildi ama eyalet askerinin başında Avusturya Seferi'ne katıldı. 1696'da ikinci kez İstanbul kaymakamlığına getirildi. O yıl Belgrat muhafızlığına getirildi. 15 Ağustos 1697'de Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem Elmas Mehmet Paşa'nın Avusturya seferi için Belgrat'ta toplanan savaş meclisinde Serdar-ı Ekremin ve Temeşvar Muhafızı Cafer Paşa'nın istedikleri gibi Pançova ve Temeşvar üzerine gidilmeyip Varadin'in alınmasını ileri sürdü. Ancak önerisi kabul edilmedi. Osmanlı ordusu Zenta Muharebesi'nde ağır bir yenilgiye uğrayıp Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem Elmas Mehmet Paşa şehit olunca Belgrat'ta toplantıda verdiği tavsiyenin doğru olduğu açığa çıkması üzerine Temeşvar'a gelen orduya davet olundu. 17 Eylül 1697'de Belgrat'tan aceleyle orduya yetişen Amcazade Hüseyin Paşa sedaret kaymakamı olan Bozoklu Mustafa Paşa'nın çadırına geldi ve oradan II. Mustafa'nın otağ-ı hümayununa davet edildi. Padişah hemen ona vezirlik görevi vermek istedi ise de Hüseyin Paşa önce tam bağımsız iş görmek koşuluyla sadrazamlık istediğini ifade etti. Padişah bunu hemen kabul edip Elmas Mehmet Paşa'nın ölümüyle onun koynunda bulunup kaybolmuş olan mühr-ü hümayun yerine kazdırılan yeni mührü hümayunu ona verdi. Hüseyin Paşa Avusturya, Rusya, Lehistan ve Venedik ile ön beş yıldır süren savaşı sürdürmeyi uygun görmedi. Padişah II. Mustafa'yı barış yapılması gerektiğine ikna etti ve uzun süren görüşmelerin ardından Avusturya, Venedik ve Lehistan'la 1699 yılında Karlofça Antlaşması imzalandı. Rusya ile de İstanbul Antlaşması imzalandı.

KÜLLİYENİN MEDRESESİ

Medrese hücreleri dershane-mescit ile kütüphane arasında kalan alanda, avluyu U şeklinde çevrelemektedir. Amcazade Hüseyin Paşa vakfiyesinde on altı medrese hücresinin ismi geçmesine rağmen bugün on yedi medrese hücresi bulunmaktadır. Bunlardan on yedinci hücre kuzey ve doğu medrese hücrelerinin birleştiği köşede üzeri açık bir mekândır. Bunun on yedinci hücre olup olmadığı da tartışmalıdır. Medrese hücrelerinin önünde baklava başlıklı, yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış, üzerleri kubbeli bir revak bulunmaktadır. Bunların üzeri kubbelerle örtülmüştür. Medrese hücreleri 4.x4. metre ölçüsünde kare planlı olup, üzerleri küçük kubbelerle örtülüdür. Bu kubbelerin birbirleri ile eş olmadıkları dikkati çekerse de bu durum büyük olasılıkla değişik dönemlerde zarar gören yapının onarımı sırasında meydana gelmiştir. Küfeki taşından basık kemerli bir kapı ile içerisine girilen hücrelerin her birinin içerisinde iki veya üç dolap nişleri ve bir de ocak bulunmaktadır.

Medresenin dershane-mescidi üç taraftan yirmi iki mermer sütunun çevrelediği bir revakla görkemli bir konumdadır. Bu revakların üzerleri kubbe, çapraz ve ayna tonozlarla örtülmüştür. Bunların da üzerlerini düz ve meyilli bir çatı örtmektedir. Revakları meydana getiren sütunlar beyaz mermerden olup, başlıkları stalaktitlidir. Yalnızca güneydeki üç başlık baklavalıdır. Dershanenin girişi özellikle belirtilmiş ve burada içten malakari sıvalı bir kubbeye yer verilmiştir. Girişin iki yanına da birer niş yerleştirilmiştir. Girişin üzerinde koyu mavi zemine yaldızlı bir sülüsle bir kitabe konulmuştur.

Dershane kesme küfeki taşından olup, her kenarı 4.50–7.00 m. arasında değişen sekizgen planlı olup, üzeri 11.00 m. çapında merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe kasnaksız olup, tamamen duvarlar üzerine oturtulmuştur. Altlı üstlü iki dizi halinde ve sekizgenin her kenarında ikişer tane olmak üzere yirmi sekiz tane pencere ile aydınlatılmıştır. Alt sıra pencereler dikdörtgen mermer söveli, üst sıradaki pencereler ise sivri kemerlidir. Giriş ekseni üzerinde bulunan mihrap yedi köşeli mermerden olup, mukarnaslı olarak sonuçlanır. Mihrabın üzerine sülüs yazı ile “kalellâhu taâlâ küllemadahale aleyha zekeriyyel mihrap” yazılıdır.  Medrese avlusunun sağında dershane karşısında iki katlı kütüphane bulunmaktadır. Ampir üslubuna yakın kütüphanenin üzerindeki 1755 tarihli kitabesinden öğrenildiğine göre 1755 depreminden sonra Amcazade Hüseyin Paşa’nın kızı Rahmiye Hatun tarafından buraya eklenmiştir.

KÜLLİYENİN SIBYAN MEKTEBİ

Amcazade Hüseyin Paşa Sıbyan Mektebi; İstanbul Suriçi  Fatih Saraçhane Macar Kardeşler Caddesine cepheli olarak  1702 yılında Amcazade Hüseyin Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Amcazade Hüseyin Paşa Sultan II.Mustafa devrinde sadrazamlık yapmış olup 1697-1702 yıllarında bu külliyeyi Fatih  Mimar Ayas Mahallesi’nde yaptırmıştır.

Dershane-mescit, kütüphane, on altı medrese hücresi, sebilden meydana gelen külliyesinin bir bölümünü de sıbyan mektebi oluşturmaktadır. Sıbyan mektebi tuğla hatıllı kesme taştan dikdörtgen planlı bir yapıdır. Cadde üzerindeki dört dükkan üzerine fevkani olarak yapılmıştır. Külliyenin diğer yapıları ile bağlantısı bulunmayan sıbyan mektebinin avluya bakan kısmı yekpare küfeki taşındandır. Orijinal yapımı ile günümüze gelemeyen sıbyan mektebi 1896 depreminde yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Sıbyan mektebine cephedeki dükkânların ortasında bulunan yarım daire kemerli bir kapıdan, üzeri basık tonozlu bir dehlize girilmektedir. Buradaki iç avludan 18 basamaklı bir merdiven ile teras şeklindeki bir sahanlığa çıkılmaktadır. Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi’nin diğer yapılarına bakan bu sahanlıktan yuvarlak kemerli bir kapı ile sıbyan mektebinin birinci bölümüne geçilmektedir. Son onarım sırasında tamamen yenilenen bu bölümün bir köşesinde dikkati çeken başlangıç kemerlerine dayanılarak üzerinin kubbe ile örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Bu bölüm ikisi sahanlığa, ikisi de önündeki sokağa açılan dört pencere ile aydınlatılmıştır. Buradan bir bölme duvarındaki kapıdan diğer bölüme geçilmektedir. Öğrencilerin ders gördükleri bu bölüm 6.50x6.50 metre ölçüsünde kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnağa oturtulmuş kenarları silmeli pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Bu bölüm sokağa üç, sahanlığa da dikdörtgen söveli bir pencere ile açılmaktadır. İçerisine dıştan sekiz kenarlı bacası bulunan bir de ocak yerleştirilmiştir.

Sıbyan mektebi depremde zarar görerek yenilendiğinden orijinal bezemesinin olup olmadığı bilinmemektedir. Yalnızca iki odayı birbirinden ayıran bölme duvarı üzerinde 19. yüzyılın ikinci yarısında stilize edilmiş Muhammed yazısı bulunmaktadır. Sıbyan mektebinin avluya bakan yan duvarı üzerine, burayı hareketlendirmek için iki kuş köşkü yerleştirilmiştir. Mektebin zemin katındaki dört dükkân, Amcazade Hüseyin Paşa vakfiyesinde, “dört kıta kâgir dükkân” olarak belirtilmiştir. Bu dükkânların her birinin altında kendilerine özgü mahzenleri bulunduğu belirtilmişse de bunlar günümüzde kullanılmamaktadır. Büyük olasılıkla bunlar sıbyan mektebinin yenilenmesi sırasında kapatılmıştır.

KÜLLİYENİN SEBİLİ

Amcazade Hüseyin Paşa Sebili; İstanbul Suriçi Saraçhane Macar Kardeşler Caddesine ile Horhor caddesinin kesiştiği noktada Amcazade Hüseyin Paşa külliyesinin bir yapısı olarak inşaa edilmiştir. Külliyenin bulunduğu mahalle Mimar Ayaş mahallesidir.

Amcazade Hüseyin Paşa'nın sadareti zamanında dershane-mescit, kütüphane, sıbyan mektebi, on altı medrese hücresi ve sebilden ibaret olarak 2580 m2'lik bir alana inşa edilmiş ve kırk yıl kadar sonra bunlara bir de çeşme eklenmiştir. 1112 tarihli vakfiyesinden, külliyenin daha çok kıraat ve tecvit öğretimi yapmak amacıyla kurulduğu anlaşılmaktadır. Mimarbaşı İbrahim Ağa tarafından inşa edilen külliye, barok üslûbun Türkiye'de kendini göstermeye başladığı bir dönemin eseri olmakla birlikte, daha çok klasik çizgilere bağlı kalınarak meydana getirilmiştir. Külliye 1718, 1755, 1872 ve 1896 yıllarında yangın ve depremlerden büyük zarar görmüş ve her seferinde tamir edilmiştir. Bunlar arasında en esaslı tamiratın 1168 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Son defa 1940ta E. Hakkı Ayverdi tarafından restore edilmiş, 1966 yılında da bazı değişikliklerle on üç seksiyonlu bir müze binası haline getirilmiştir.

Külliyenin kesme taş ve tuğladan yapılmış olan binaları, geniş avlunun çevresine serbest bir düzende yerleştirilmişlerdir. Avlunun ortasında da bir şadırvan yer alır. Cümle kapısının karşısında medrese hücreleri, sağında dört medrese hücresi İle kütüphane ve sıbyan mektebi, solunda ise dershane-mescit bulunmaktadır. Mescit, üç tarafını çevreleyen yirmi iki mermer sütunlu revakı ile avluya hâkim durumdadır. Revak sütunları birbirine sivri kemerlerle bağlı olup üç sütun başlığı baklava, diğerleri stalaktit süslemelidir; üzerleri kubbe, çapraz tonoz ve ayna tonoz örtülüdür. Mescit ve revak kubbelerinin içleri kalem işi klasik motiflerle süslüdür. Kasnaksız ve 11 m. çapında merkezî bir kubbe ile örtülü olan harim sekizgen şeklindedir ve yirmi sekiz pencereye sahiptir. Mescidin kapısı üzerinde 1112 tarihli inşa kitabesi yer almaktadır; mihrabı mermerdir.

Külliyeler

Turan Aknc Kitaplar