Sinan Paşa Camii; İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında Beşiktaş meydanında Barbaros Bulvarı ile Beşiktaş caddelerinin kesiştiği yapı adasında 1553 tarihinde Osmanlı Kaptanı Deryası Sinan Paşa tarafından Mimar Sinan’a inşa ettirilmiştir.
Sinan Paşa veya Sinanüddin Yusuf Paşa, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1550-1553 yılları arasında Osmanlı Donanması'nın kaptan-ı deryasıydı. Osmanlı Hanedanı'na akrabalık bağıyla bağlı olan Sinan Paşa sadrazam Damat Rüstem Paşa'nın erkek kardeşi olup, Rüstem Paşa Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'la evli olduğu için Kanuni Sultan Süleyman'ın damadının erkek kardeşi oluyordu.
CAMÄ°NÄ°N BANÄ°SÄ°
Sinan Paşa veya Sinanüddin Yusuf Paşa, Sultan I. Süleyman döneminde, 1550-1553 yılları arasında Osmanlı Donanması'nın kaptan-ı deryalığını yapmıştır. Osmanlı Hanedanı'na akrabalık bağıyla bağlı olan Sinan Paşa sadrazam Damat Rüstem Paşa'nın erkek kardeşi olup, Rüstem Paşa Sultan I. Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'la evli olduğu için I. Süleyman'ın damadının erkek kardeşidir. Hırvat asıllı Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak Saraybosna yakınlarında olan ya Butomır ya da Sarajovska Polje adlı bir köyde doğmuştur. Ailesinin adının Öpüçoviç veya Cığaliç olduğu bildirilmektedir. Erkek Kardeşi Damat Rüstem Paşa yanında Nefise adli bir kız kardeşi olduğu bilinmektedir. Sinan Paşa Enderun'da yetişmiştir. Sokollu Mehmet Paşa'nin Kaptan-ı deryalığından sonra 1550'de Kaptan-i derya olmuştur. 1551'de Malta Şövalyeleri'ne kar Trablus Kuşatması, 1553'de Fransa'ya yardım için yapılan Akdeniz seferinde resmen Osmanlı donanması komutanı idi. Ama gerçekte Sinan Paşa'nın kaptan-ı derya olarak görev yaptığı dönem Turgut Reis'in yıldızının parlamağa başladığı döneme denk geldi. Turgut Reis ve Sinan Paşa özellikle Kuzey Afrika'da birçok sefere birlikte katıldılar. Turgut Reis padişah ve Osmanlı denizcileri tarafından Sinan Paşa'dan daha başarılı olarak görülmekteydi. 1551'de Trablusgarp'ın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesi Turgut Reis'in bir başarısı olarak görüldü. Ancak Sinan Paşa 1553'deki ölümüne kadar Kaptan-ı deryalık görevini sürdürdü. Öldüğünde kendisinin 2 kızı ve 1 oğlu olmasına rağmen, garip bir kararla servetini Mihrimah Sultan'a bıraktı. Öldüğü sırada Mimar Sinan, Sinan Paşa'nın adına Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camii'ni inşa etmekteydi. Ancak cami henüz hazır olmadığı için Sinan Paşa'nın gene Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş olan Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camii'ne gömülmüştür.
MÄ°MARÄ° YAPI
Caminin mimarı planı dikdörtgen şekildedir. Merkezi kubbe kemerlerle altı köşeli bir şekilde sütunlara dayandırılmış olup iki yanda ikişer kubbe bulunur. Kurulduğundan bu yana çeşitli tarihlerde onarım görmüştür. Mabedin son cemaat yerini medrese çevreler. Tek minareli olan caminin hünkar mahfili yıkılmıştır. Caminin şadırvanının üstü havuzdaki suyun kirlenmemesi için mermer eteklikle kapatılmıştır. Mermer eteklik ve sütun başlıkları 16. yüzyıl Osmanlı işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir. Günümüzde hala tarihi yapısını korunmaktadır. Caminin üstünü bir büyük kubbe kapamakta ve bunu sağ ve solunda yer alan ikişer yarım kubbe desteklemektedir. Ayrıca kapı tarafında 5 kubbe daha vardır. İkinci ve üçüncü kat pencerelerinin camları renklidir. İç süslemeleri ince kalem işidir. Avluyu son cemaat yeri ile birlikte 22 mermer sütunlu, kubbesiz ve kiremitle örtülü bir kısım çevirmektedir. Duvarları kesme taş ve kırmızı tuğla karışımıdır. Tek şerefeli bir minaresi vardır, Hünkar mahfili yıkılmıştır. İki kapılı bahçenin ortasında dört mermer sütunlu bir şadırvan vardır. Cami ve avlusu değişik zamanlarda yapılan müdahalelerle orijinal karakterini yitirmiştir. Mabedin son cemaat yerini medrese çevrelemektedir.